Aktüel Makaleler Makaleler

M.Kemal, Mânevî Kızı “Sabiha Gökçen” ve Dersim

M.KEMAL, MÂNEVÎ KIZI “SABİHA GÖKÇEN” VE DERSİM

Ülkemizde 29 Ekim 1923 tarihinden itibaren başlayan köklü değişim sebebiyle bundan 92 yıl evvel Türkiye’de Kur’an ahkâmına göre farz, gayr-i İslâmî cenah için ise bir isyan, bir Devlete başkaldırı hareketi vuku bulmuş idi. Bu hareketin islâmî kanadının başındaki zat Şeyh Said Efendi (k.s.) idi karşı taraf ise M.Kemal Paşa ve muhibbanları idi.

Şeyh Said Efendi, dönemin idâresi tarafından tatbik edilen gayr-i İslâmî uygulamaları, inkılapları göz ardı etmeyerek 4 Ocak 1925 tarihinde tertip ettiği bir toplantı sonrasında aşağıdaki fetvayı vererek, hareketin ilk kıvılcımını çakmıştır, işte Şeyh Said Efendi (k.s.) kısa ve öz olarak hareketi neden başlattığına dâir verdiği fetva:

Şeyh Said Efendi (k.s.)

“Kurulduğu günden beri din-i mübin-i Ahmedi’nin temellerini yıkmaya çalışan Türk Cumhuriyeti Reisi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Kur’an ahkâmına aykırı hareket ederek, Allah’ı ve Peygamberi inkâr ettikleri ve halife-i İslam’ı sürdükleri için gayrı meşru olan idarenin yıkılmasının bütün Müslümanlar üzerine farz olduğu, Cumhuriyet’in başında bulunanların ve Cumhuriyete tabi olanların mal ve canlarının Şeriat-ı gara-yı Ahmediyye’ye göre helal olduğu…” .

Şeyh Said efendi (k.s.) öyle şahsiyetli ve îmanı kuvvetli bir zat idi ki mahkeme sorgusunda dahi aşağıda zikredeceğim sadece şu iki suale verdiği cevapları okuduğunuzda kesinlikle geri adım atmadığını ve suallere inandığı Şeriat-ı gara-yı Ahmediyye’ye göre cevap verdiğini sizlerde göreceksiniz:

 Sorgu Memuru: İsyan hareketini nasıl düşündünüz? Size ilham mı geldi?

Şeyh Said Efendi: Haşa, ilham falan gelmedi. Kitaplardan bilirim ki, imam şeriattan saparsa isyan vaciptir. Hükümete şeriat sorununu anlatmak istedik. Hiç olmazsa bir kısmının uygulanmasını isteyecektik. Allahu Teâla’nın takdiri beni bu işe sevketti.

Sorgu Memuru: Demek ki siz, şeriattan sapma olduğu için kıyam ettiniz. Amacınız ne idi?

Şeyh Said Efendi: – Kitap, kıyam vaciptir diyor. Kitap, cinayet, zina, müskirat gibi durumları yasaklıyor. Hepimiz Müslümanız. Türk, Kürt ayrımı yoktu.

Bu kısa ve öz girizgâhla Şeyh Said Efendi’nin nasıl bir mübarek zat olduğunu ve onu minnetle yâd etmemiz gerektiği öyle zannediyorum ki anlatabilmişimdir. (Şeyh Said Efendi’nin ruhu için El Fâtiha)

 KADERİN CİLVESİ “DERSİM VE SEYİT RIZA”

Şeyh Said Efendi’nin başlatmış olduğu harekete karşı olup M.Kemal idâresine (Kemalizm’e) destek olan Seyit Rıza ve ekibine olanları en güzel bir biçimde ifade eden cümle Fahr-i Kainat efendimiz Hazreti Muhammed’in şu hadis-i şerifidir:

Seyit Rıza ve ekibi

“Kim bir zâlime yardım ederse,

Allah o zâlimi ona musallat eder.[1]

Aynen hadis-i şerifte buyurulduğu gibi zâlime yardım edene, zâlim musallat olmuştur. Bu hakikati Seyit Rıza’nın Elaziz Vilâyetine gönderdiği 2 sayfalık mektubundan aşağıda naklettiğimiz kısmından ve bir sonraki ana başlıkta açıkça görebilirsiniz:

“… Şimdiye kadar hükûmetin emrile perverde olmuş ve bir çok hizmetlerde bulunmuş olduğum halde… kaymakam beyin yapmak ve yaptırmak istediği zulüm ve haksızlığın önüne set çekilmesini istida ve istirham eylerim Efendim.”[2]

Seyit Rıza’nın sonu ne mi oldu? Tabi ki Peygamber efendimizin hadis-i şeriflerinin hikmeti vuku buldu yani Seyit Rıza devrin idâresi tarafından İdam edildi.

Cumhuriyet devrinin idam sehpaları …

SABİHA GÖKÇEN’İN İTİRAFLARI

Peki, M. Kemal’in mânevi kızı, ilk tayyareci hanım (kadın pilot) Sabiha Gökçen’in bütün bu hâdiselerle ne alâkası var? Hani daha önce “Kim bir zâlime yardım ederse, Allah o zâlimi ona musallat eder” hadis-i şerifini nakletmiştik ya, işte tam da bu noktada Sabiha Gökçen devreye giriyor, işte Sabiha 

Sabiha Gökçen ve M. Kemal

Gökçen’in kendi ağzından Dersim’de yaptıklarıyla ilgili beyanatları:

“Biz havacılar olarak meseleyi kökünden kazıyacağımıza inanıyor, bunu arkadaşlarımıza söylüyorduk”[3]

“Atatürk ayaklanmanın kesin olarak ve en kısa zamanda bastırılmasını, müsebbiplerinin de en ağır bir şekilde cezalandırılmalarını emretmişti.”[4]

“Canlı ne görürseniz ateş edin!” emrini almıştık. Asilerin gıdası olan keçileri dahi ateşe tutuyorduk. Gökçen bir an güldü; “Gariptir dedi tavuk kesilirken bakamam. Fakat tayyareye binince, hele böyle askeri bir vazife alınca bu histen sıyrılıyordum…” [5]

Bu vicdansızlık belli bir zamandan sonra öyle bir hal almış ki Sabiha Gökçen, dönemin meşhur gazetecisi Ahmet Emin Yalman‘la yaptığı röportajda Dersim Katliamı hakkında şu sözleri sarf etmiştir:

“…Dersim’deki uçuşlarım daha heyecanlı olmuştur… İnsan evvela bombalarını atıyor, bundan makineli tüfeğe geçiyor. Dersim’deki ilk bombardımanın heyecanını unutamam”[6]

“Muhasama (çarpışma) meydanlarında canlı hedef üzerine bomba atmak hiç acımak hissi vermiyor. İnsan yalnız vazifesini görmek için aramayı, vurmayı düşünüyor…”[7]

Görüldüğü üzere M.Kemal Paşa ve muhibbanlarının talimatları doğrultusunda Sabiha Gökçen resmen bir katliam gerçekleştirmiştir. Bunun bir katliam olduğunu İsmet Paşa’da sonradan şu sözlerle açıkça dile getirmiştir:

Bu harekatı, mıntıkayı medenileştirmek için yapıyoruz. Yok etme programı uyguladık. Sel seferleriyle ciddi tedibat (yok etme) yaptık.[8] demiştir.

“SABİHA GÖKÇEN” HAVAALANININ ADI DEĞİŞTİRİLMELİ

Bütün bu okuduklarınızdan sonra sizce de İstanbul’umuzun Anadolu yakasındaki Havaalanının adı değiştirilmemeli mi? Böyle bir katliamı haklı veya haksız bir surette yapan bir kimsenin adını “sadece M.Kemal’in mânevî kızı diye” göz ardı etmek insanlığa sığar mı? Kaldı ki bizim tarihimizde binlerce kıymetli büyüğümüz var, oraya onların adları verilebilir illa her şey M.Kemal ile alakalı mı olamalı yani? Bizim medeniyetimiz sadece M.Kemal dönemiyle sınırlı değil, at gözlüklerini çıkarmanın zamanı geldi de geçti bile. Artık silkinme vaktidir, kendine gel ey Müslüman.

Mevlâm Milletimizi yeniden hüviyet-i asliyesine çevirsin inşallah. Âmin

Nurullah Mısıroğlu

15.09.2017

 

KAYNAKÇA

[1] Camiü’s-sağir.

[2] Seyit Rıza tarafından Elâziz Vilâyetine gönderilen 2 sayfalık mektubundan bir bölüm.

[3] Sabiha Gökçen (Anıları kaleme alan: Oktay Verel), Atatürk’ün izinde bir ömür böyle geçti, Türk Hava Kurumu Yayınları, İstanbul 1982, sh. 105.

[4] Sabiha Gökçen (Anıları kaleme alan: Oktay Verel), Atatürk’ün izinde bir ömür böyle geçti, Türk Hava Kurumu Yayınları, İstanbul 1982, sh. 105.

[5] Sabiha Gökçen (Halit Kıvanç Röportajı, Milliyet Gazetesi 1956)

[6] Sabiha Gökçen (Ahmet Emin Yalman Röportajı), Tan Gazetesi

[7] Sabiha Gökçen (Ahmet Emin Yalman Röportajı), Tan Gazetesi

[8] Vakit Gazetesi, 26.08.2017


Nurullah Mısıroğlu

Web Site – Facebook – Instagram – Twitter