Aktüel Makaleler Makaleler

Osmanlı’da Ramazan Gelenekleri

Devlet-i ʿAliyye-i ʿOsmâniyye sadece cihad vasfıyla değil aynı zamanda kültür ve medeniyetiyle de dünyaya damgasını vurmuş bir cihan devletiydi. Kendi kaynaklarımızda olduğu gibi batılı kaynaklarda da bir çok methiye bulabilirsiniz ecdadımızın âdetleri, kültürü, insanlara karşı muameleleri ile ilgili.

Bu yazımda Osmanlı’da Ramazan mevzuunu ‘’ağzınıza bir parmak bal çalmak kabilinden’’ kısaca anlatacağım ki ecdâdımızın bizlere ne kadar büyük bir kültür ve medeniyet mirası bıraktığının bir nebze dahi olsa şuuruna varabilelim.

 ‘’RAMAZAN TEMBİHNÂMELERİ‘’ NE İŞE YARARDI?

 Ramazan ayı girmezden evvel Padişah tarafından ‘’Tembihnâmeler’’ yani normal günlerden daha bir titizlikle üzerinde durulması lazım gelen hususların yazılı olduğu nameler halka tebliğ edilirdi. Bunlara misal verecek olursam;

  • Yemekler israf edilmesin,
  • Yemekler dikkatle yapılsın,
  • Açıkta (ulu orta yerde) oruç yenilmesin,
  • Kılık kıyafete dikkat edilsin,
  • Din-i mübin-i islâm’a daha da bir kuvvetli bağlanılsın,
  • Mesai saatleri iftara ve namaz vakitleri gözönünde bulundurularak ayarlansın,
  • Gayr-i müslim teba rahatsız olmasın diye davulcular onların köylerinde davullar çalmasın vs.

RAMAZAN’DA YAPILAN HAYIR HASENATLAR NASILDI?

Ramazan ayında yapılan hayır işleri aleni bir şekilde yapılmazdı. En sık yapılan hayırlar arasında şunlar sayılabilir:

  • Garibanlara iftar sofraları kurmak,
  • Esnafların Zimmem Defterlerindeki (veresiye defterlerindeki) halkın yazılı bütün borçlarını kapatmak
  • İhtiyaç sahibi hânelere kumanya yardımı yapmak
  • Meslek erbablarına önden veya sonradan parası ödenmesi şartıyla onları bilâ-bedel ihtiyaç sahiplerine hizmet ettirmek (Örn: Berberler parası olmayanları traş ederlerdi.
  • Bayram yaklaştıkça ‘’Arife Çiçekleri’’ yani çocuklara bayramlık alınırdı. Çocuklara; Arife Çiçekleri denilmesinin sebebi Bayramdan önceki gün yani Arife günü çocukların bayramlık kıyafetlerini giyip sokaklarda dolaşmalarındandır.

 İLK İFTAR TOPU KİMİN ZAMANINDA, NEREDEN ATILDI?

İlk iftar topu II. Mahmud döneminde atılmıştır. Topların atıldığı yerler ise Kız Kulesi ve Rumeli Hisarıdır. Ayrıca II. Mahmud döneminden önce Padişahlar halkla birlikte iftar yapmazlardı, II. Mahmud’un halk arasında ‘’Gavur Padişah’’ lakabıyla anılmasıyla birlikte bu imzajını düzeltmek isteyen Padişah halkla iftar açmıştır.

DARÜ’L-TABAK (ZİYAFET EVİ) GELENEKLERİMİZ

tumblr_nqnkqmH82D1sf9guuo1_400Öncelikle 7 Akşam 3 Sofra geleneğinden bahsedeyim. Bu geleneğimiz bilhassa İstanbuldaki zenginler tarafıdan icraa edilirdi. Ev sahibi, bir hafta boyunca her akşam üç ayrı sofra kurdurturdu. Biri erkekler için, diğeri hanımlar için ve son olanı da uşaklar, çocuklar ve davetsiz misafirler (tanrı misafirleri) için. Darü’l-Tabakların kapıları her daim açık bırakılırdı ki ihtiyaç sahibi kimseler karınlarını doyurabilsinler.

 Ecdad sofrasında zengin, fakir ayrımı olmaması için bir uygulama geliştirmiştir. Eve gelen misafir zengin, fakir farketmez girişteki küfeden üzerinde bir ayet adı yazılı (Yasin Sofrası, Tebareke Sofrası, Bakara Sofrası vs.) olan tahta kaşıktan alır ve aynı ayet adının yazılı olduğu masaya otururdu. Bu sayede zengin fakir herkes kısmetince tanımadığı birilerinin yanına oturtulur ve yeni muhabbetler, dostlukler kurulurdu. Misafirler uğurlanırken ise ‘’Bu akşam sizi soframızda yedirdik. İçirdik. Dişinizi eskittik’’ denilerek avucuna para konularak ‘’İşte bu da dişinizin kirası.’’ denirdi.

DAVULCULARIN ÇİÇEKLERLE MUHABBETİ

Ramazan davulcuları davullarına tokmakları vurmazdan evvel önce pencereleri süzerdi eğer bir pencere kenarında sarı çiçekler varsa orada davulunu çalmazdı. Pencere kenarındaki sarı çiçeklerin manası ‘’Bu evde hasta var, bu sokakta ses yapmayın’’ idi. Hastaları rahatsız etmemek adına Davulcular ve Sarı Çiçekler arasında bir görünmez anlaşma vardı.

RAMAZAN’DA SOSYAL AKTİVİTELER NELERDİ?

cerenhabergorseliRamazan ayında bilhassa erkekler Kıraathanelerde, Camilerde, Tekkelerde

vakit geçirirlerdi. Herkes meşrebine göre intisab ettiği, muhabbet duyduğu kimselerle hemhal olup bu ortamlarda yapılan sohbetlerden, anlatılan hikayelerden, verilen nasihatlerden istifade etmeye çalışırdı. Teravih namazları hep birlikte kılınır.

Hanımlar evlerinde sohbetler yapar, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile uğraşırdı.

Çocuklar da çarşı, pazarda Hacıvat ile Karagöz’ü temaşa ederlerdi.

İnşallah en yakın zamanda mânen, ahlâken ve ruhen tekrar aslımıza rücu ederiz.

Nurullah Mısıroğlu

11.06.2016


Nurullah Mısıroğlu

Web Site – Facebook – Instagram – Twitter